15 Nisan 2019 Pazartesi

Akademik Üretim Galaksisi: Ya Akademik Kütüphaneler Birer Kara Delikse?





Kara delikler her zaman bilim insanları için büyük bir merak konusu olmuştur. Karadelik kavramının ortaya çıkışı, 18. yüzyılın sonunda, Newton'un evrensel çekim yasasına dayanmaktadır. Ancak, karadelik kavramı, yirminci yüzyılın başında ve özellikle Albert Einstein'ın genel görelilik teorisinin tanıtımıyla fantastik bir kavram olmaktan çıkmıştır. Bu yapıların kütlesen çekimi o kadar kuvvetlidir ki ışığı bile yutmaktadır. Zaten bu sebeple görmek veya görüntülemek mümkün değildir. 10 Nisan 2019’da yapılan basın toplantısı ile açıklanan fotoğraf E87 galaksisinin merkezinde bulunan kara deliğin olay ufkuna aittir. Çevresindeki olay ufku sayesinde kara deliğin silüeti de görüntülenebilmiştir.

Kara delikler sahip oldukları kütlesel çekim gücüyle yok edici veya her şeyin sonu gibi görünseler de aslında her şeyin başlangıcıdır. Sahip oldukları bu çekim gücü sayesinde etraflarında topladıkları gök cisimlerinden devasa bir galaksi oluştururlar.

Akademik kütüphaneleri birer karar deliğe benzetebiliriz aslında. Nasıl dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle ki, kara deliklerin kütlesel çekim gücünü kütüphanelerin kaynak zenginliğine ve bu kaynak zenginliğini ne kadar etkin kullanabildiğine benzetelim. Çok zengin bir koleksiyona sahip bir akademik kütüphane işini doğru yapan donanımlı kütüphaneciler ile bileşirse, etrafında bir akademik çekim gücü oluşturması kaçınılmazdır. Eğer böyle bir kütüphaneye yaklaşırsanız “Akademik Üretim Galaksisi”ne girmiş olursunuz. Ve bu kütüphanenin akademik çekim gücünden etkilenerek akademik üretim konusunda kazanacağınız ivme ile daha nitelikli ve daha çok yayın üretmeniz mümkün olacaktır.

Konuyu biraz daha açalım. Akademik kütüphanelerin temel misyonları arasında her türlü bilgi ihtiyacını doğru ve güvenilir olarak en hızlı şekilde karşılamak vardır. Modern akademik kütüphanelerde akademik bilgi kaynaklarına erişim hizmetinin yanında, bu kaynakların etkin kullanımı, atıf yönetim araçları ve bilimsel yayın hazırlama ile ilgili ciddi içeriklere sahip eğitim hizmetleri de verilmektedir. Bu hizmetler doğru bir şekilde hazırlanıp kullanıcılara sunulabilirse, akademik üretim konusunda kütüphanelerden ciddi bir kazanç elde etmek mümkündür. İşte bu sebeple kütüphanelerin akademik çekim gücü, yani yukarıda saymış olduğum hizmetler, ne kadar güçlü olursa akademik üretime o denli katkı sağlamak mümkün olacaktır. Ve güçlü kütüphaneler oluşturdukları bu çekim gücü sayesinde farkındalık yaratacak, akademik kütüphanelerin prestijine katkı sağlayacak ve kullanıcılarını etkisi altına alacaktır.

Şimdi bütün kütüphaneci meslektaşlarımı güçlü akademik üretim galaksileri oluşturmaya davet ediyorum. Oluşturduğumuz galaksiler öyle büyük olsun ki, bir müddet sonra birbiri ile iç içe geçmeye başlasın. Ne dersiniz?


Sezgin Yılmaz





14 Nisan 2019 Pazar

Academic Production Galaxy: What If Academic Libraries are Black Holes?





Black holes always had been a matter of great curiosity for scientists. The emergence of the black hole concept is at the end of the 18th century, based on Newton's law of universal gravitation. However, the concept of black hole, therefore, has ceased to be a fantastic concept at the beginning of the 20th century and especially by the introduction of Albert Einstein's theory of general relativity. The gravitation of these structures is so strong that it even swallows the light. It is not possible to see or view it for this reason. The photograph which is the broadcasted with conference held on April 10 2019 belongs to the event horizon of the black hole in the center of the galaxy E87. Thanks to the event horizon around it, the silhouette of the black hole was also viewed.

Black holes could be seemed to be destructive or the end of everything by their huge gravitation. Actually, these are beginning of everything. Thanks to this gravitation they can have created a gigantic galaxy from the celestial bodies they gather around them.

Academic libraries can be compared to black holes. It seems "How will it happen?" you say. In such a way that; Let us compare the gravitation of black holes with the resource richness of libraries and how effectively they use this resource. If an academic library with an affluent collection is combined with well-equipped librarians who are doing the job correctly, it is inevitable to have an academic gravity force around it. If you approach such a library, you will enter the "Academic Production Galaxy“. And you will be able to produce more qualified and more publications with the acceleration of academic production by being influenced by the academic gravitational force of this library.
Let's open up the subject a little more: The main mission of academic libraries is to meet all information needs accurately and reliably in the fastest way. Also some trainings which are effective usage of the resources, citation management tools and academic writing skills are held by academic libraries. If these services can be prepared correctly and presented to users with correct methods, it is possible to make a profit significantly from libraries in academic production. For this reason, if the academic gravitational force of libraries, which are above-mentioned services, are strong, the contribution of libraries to academic production will be as strong as it. These powerful libraries will create an awareness through the gravity force, contribute to the prestige of academic libraries and influence their users.

Now, I invite all of my librarian colleagues to create strong academic production galaxies. The galaxies that we’ve created will be vast. After a while, they begin to intermingle with each other. What do you think about it?



Sezgin Yılmaz

7 Ocak 2019 Pazartesi

Ahlak Anlayışının Çöküşü ve Topluma Etkileri

Hukuk, adalet ve eşitliğin öğretilmesi gereken bir fakültede öğrenci kopya çekerken yakalanıyor. HUKUK Fakültesinde bunun bile yaşanması yaşanması yeterince korkunç değilmiş gibi, üstüne aynı öğrenci görevini yerine getiren bir öğretmeni önce silahla vuruyor, sonra üstüne sayısını kendi bile hatırlayamadığı bıçak darbelerini indiriyor...

Toplumda ki ahlak anlayışı çökerse bu tüm alanlara yavaş yavaş sirayet edecek ve toplumun tüm dengeleri bozulacaktır. İnsanların dini inançları sadece kendilerini etkilerken, ahlak anlayışında ki çarpıklıklar tüm toplumu etkilemektedir. Ülkemizde son yıllarda artarak devam etmekte olan kadın cinayeti, çocuk istismarı, kontrolsüz öfke v.b. gibi davranışların temelinde zayıf ahlak ve ayrışma yapısı yatmaktadır. İnsanlar her durumda birbirinden ayrışmak için sebepler üretebilmekte ve bu sebeplere son derece sadakatle bağlanıp kolayca birbirine öfkelenebilmektedir.

Siyasi ideoloji farklılıklarından, ırk ve mezhep farklılıklarına hatta yeri geldiğinde cinsiyet ayrımından bile şiddet içerikli olaylar yaşanan bu günlerde öncelikle toplumu bilinçlendirmek ve ahlak anlayışını hızla güçlendirmek elzem bir ihtiyaç haline gelmiştir.

"Ahlâkı toplum tarafından inşa edilmiş ve sosyal işlevi olan bir kurum olarak gören Durkheim, ahlâkın evrensel kurallarını ulaşmanın mümkün olamayacağını düşünür. Ona göre ahlâk, her bir toplum tipi içinde ortaya çıkan özel sorunları çözmek için geliştirilmiş davranış kuralları demetidir. Ahlâkın ve hakların doğasını tarih ve etnografya belirler (Cladis, 2003: 136). Toplumsal yapı ve toplumsal ilişkilerin değişimiyle ahlâk kuralları da değişir, işlevsizleşir ve yenileri ortaya çıkar. Ahlâk kurallarının “belli bir zamanda şöyle ya da böyle olmasının nedeni, o zamanlar insanların içinde yaşadıkları koşulların onun başka türlü olmasına olanak vermemesinden dolayıdır” diyen Durkheim’ın (2006a: 56), “kanunlar, olayların özelliğinden doğan zorunlu bağlardır” diyen Mostesquieu (1998: 49) ile aynı düşündüğü görülür. (Özyurt, C. (2007). )"
Yukarıda Durkheim'in ahlak anlayışı ile ilgili görüşleri yer almaktadır. Bir çok sosyolog ve toplum bilimcisi de ahlağın evrensel değil, toplumsal ve tarihsel olduğu yönünde söylemlerde bulunmaktadır. Bu durumda toplum içerisinde düzeni temin etmek için ahlakı en ön sıraya koymak gerekmektedir. Ne yazık ki Ülkemizde bir çok konuda olduğu bu konuda da öncelik karmaşası yaşamaktayız. Gerçekten önemli olan konuları unutup gereksiz detaylar ile gündem yaratmak ve halkı bu gibi konularla meşgul etmekten çağa ayak uydurmayı, birbirimizin halinden anlamayı ve daha bir çok şeyi kaçırıyoruz. Bir akademisyenimizin öğrencisi tarafından öldürülmesi, sadece haber bültenlerinde 45 saniye anlatılan bir haber olmayıp, tüm toplumun kendisini sorgulamasına yol açan bir durum haline gelmeli. Magazin programları bu konu hakkında saçma sapan yorumlar yapmamalı. Burada cahillik ile doğru yollarla savaşmamanın etkilerinin görüldüğünü düşünüyorum.

Her sene yaşanan garip tartışmalar var mesela. Sakız orucu bozar mı? Mars'ta ki su ile abdest alınır mı? v.s. Biz marsa nasıl gideceğimizi düşünmek yerine gittikten sonrasını hayal ediyoruz. Ülkemizde gerçekten açlık sorunu yaşayan onlarca çocuk varken, biz hayvan hakları ve hayvanlara yardım için daha fazla çaba sarf ediyoruz. Şehitlerimizi ve şehit yakınlarımızı sadece özel günlerde veya birileri tekrar şehit olduğunda hatırlıyoruz. Kadın cinayetlerini sadece bir kadının canına kıyıldığında hatırlıyoruz. Bir kadın hayatını kaybettiğinde bunun sebeplerini ve çözüm yollarını aramak yerine herkes birbirini suçlayarak durumu eleştiriyor. Toplumda ayrışmayı, ayrımcılık yaparak eleştiriyoruz ve bunun farkında değiliz. Kin tutmanın kötü bir şey olduğunu, kin kusarak anlatmaya çalışıyoruz. Tıpkı elinde sigara ile çocuğuna sigaranın zararlarını anlatan bir baba gibi...

Yapmadığımız her şeyi karşımızdaki insanlardan bekliyoruz. Saygı duymadığımız insanların bize saygı duyması gerektiğini düşünüyoruz. Herkesi bir kalıp içine sokmaya çalışıp bunu yaparken bunun kötü bir şey olduğunu söylüyoruz. Hiç kimse "Biz suçluyuz" diyemiyor. Ve kimse çözüm bulmak için çabalamıyor.

Sonuç: Herkes suçlayacak birilerini buluyor. Ortada suçlu olan yok mu? Tabii ki bu durumlardan birinci derecede suçlu olan birileri var. Evet onların suçlu olduğunu dile getirmek gerekiyor.

O öğretmenin canına kıyan çocuğa kızarken onu bu hale getiren sistemi ve sistem içerisinde ki enstrümanlarıda değerlendirmek gerekiyor. Ülkemizde yaşayan tüm vatandaşların özeleştiri yapması gerekiyor. Kopyasını yakaladığı için gencecik bir öğretmenimizin canına vahşice kıyan birisinin yetiştiği toplumda herkesin kendisini sorgulaması gerektiğini düşünüyorum.

Ben bir üniversite personeli olarak, haberi aldığım andan beri kendimi sorguluyorum. Acaba çevremde ki gençlere yeterince faydalı olabiliyor muyum? Onların bu şekilde bir canavara dönüşmesini engellemek için yapabileceğim bir şeyler var mı? Başka öğretmenlerimizin, kadınlarımızın, çocuklarımızın, sokak hayvanlarımızın bu gibi katliam ve vahşete maruz kalmaması için ben ne yapabilirim? diye kendime soruyorum.

Hayatını kaybeden öğretmenimize rahmet, yakınlarına sabırlar diliyorum.

Sürçülisan ettiysem affola.
Sevgi ve saygılarımla.

Ülkemizde bu insanlık dışı olayların giderek azaldığı,

Ahlakın her şeyden daha değerli olduğu bir toplum olabilmek ümidiyle...

Akademik Üretim Galaksisi: Ya Akademik Kütüphaneler Birer Kara Delikse?

Kara delikler her zaman bilim insanları için büyük bir merak konusu olmuştur. Karadelik kavramının ortaya çıkışı, 18. yüzyılın ...