17 Nisan 2017 Pazartesi

Kütüphane ve Siyaset

Başlığı görünce “Ne alaka?” diyeceksiniz belki. Ama çok alakası var. Bu yazı herhangi bir siyasi ideolojiyi desteklemiyor. Veya hiç birisi ile alakalı görüş bildirmiyor. Bu yazı kütüphanelerin, kitap deposu olmadığının bir başka kanıtı olmayı amaçlıyor. Çok uzun olmayacak kısa ve net olacak bu yazı.

Daha önce ki yazımda da söylediğim gibi, kütüphane kültürü çocukluktan kazanılması veya kazandırılması gereken bir alışkanlık. Çünkü kütüphaneler sorumluluk bilincini geliştirir, adalet duygusuyla kişisel haklara saygı duymayı öğretir. Empati kurmayı ve paylaşmayı öğretir insana. Okumanın ne güzel olduğunu öğretir, öğretir ki insanlar okumadıkları hiçbir şeyin altına imza atmasın. Öğretir ki, insanlar neden evet, neden hayır dediğini bilsin. Oy kullanırken o oyu nasıl kullanması gerektiğini, hata yaparsa sonuçlarının ne olacağını bilsin.

Siyasi bir lider veya parti mensubu olursa çocukluğundan beri kütüphane kullanmayı bilen birisi, nasıl siyaset yapması gerektiğini, adaletli olası gerektiğini bilir. Sorumluluklarının farkındadır. Hayat sadece derslere girmekle öğrenilmez. Kütüphaneden bir kitap aldığında, o kitabın iade tarihini takip etmeyi, o kitabı geciktirirse başka insanları mağdur edebileceğini, kaybederse ceza ödeyeceğini öğrenir. Bir kitaba ihtiyaç duyduğunda, anne-babasına emir vermek yerine, gidip kütüphaneden emeği ile bulabileceğini, kullanıp tekrar bırakabileceğini öğrenir. Kütüphanede ders çalışırken sessiz olması gerektiğini, çevresinde ki insanlara saygı duyması gerektiğini öğrenir. Sosyalleşir ve doğru iletişim kurmayı öğrenir. Böylece siyasetin birbirinin açığını aramak değil, Ülkenin geleceği için politika üretmek olduğunu anlar.

Çok kütüphane kullanan birisi, çok okur. Çok okuyan birisi konuşmayı ve hitap etmeyi öğrenir. Nerede nasıl konuşacağını, kime ne şekilde davranacağını bilir. Sertliğini nezaketiyle süsler ki söylediği ve yaptığı dayak yemekten beter eder.

Sözün özü, kütüphanede siyaseti değil, insanca yaşamaya dair ipuçlarını öğrenirsiniz. Gelin, biz buradayız. Gelecek nesiller için, kütüphanelerin tozlu kitaplarla dolu depolar olmadığını görmek için, ufkunuzu açmak için, çocuklarınızı dünyanın kötü yüzünden korumak için, haydi, kalkın ve evinize en yakın kütüphaneye gidin. Göreceksiniz harikalar diyarı nasıl bir yermiş…

Kitapla ve mutlulukla kalmanız dileğimle,
Sevgi ve saygılarımı sunarım. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Akademik Üretim Galaksisi: Ya Akademik Kütüphaneler Birer Kara Delikse?

Kara delikler her zaman bilim insanları için büyük bir merak konusu olmuştur. Karadelik kavramının ortaya çıkışı, 18. yüzyılın ...