13 Nisan 2017 Perşembe

Anaokulundan Üniversiteye Kütüphane Kültürü

Küçücük çocuklara ne gerek var canım bu kadar büyük kütüphaneye! Bacak kadar çocuklar kitaptan ne anlar! Anlar efendim anlar! Siz çocuklarınıza kitap okumayı öğretmezseniz, teşvik etmezseniz, çocuğunuz büyüdüğünde “benim çocuğun neden hiç ders çalışmıyor?!” diye çok dert yanarsınız.

Kütüphane kültürü çocuklarımıza anaokulunda kazandırılması gereken bir alışkanlıktır. Ülkemize yayınlanan doktora ve yüksek lisans tezlerine bakıldığında bu konuya benzer konularda yapılmış 3 adet çalışma bulunmaktadır.[1] Bu çalışmalarında sadece bir tanesi “Bilgi ve Belge Yönetimi” bölümünden yapılmıştır. Mesleki anlamda ele alınması gereken en önemli konulardan birisi olan çocuklarımızın kütüphane eğitimine maalesef gerekli önem verilmemektedir. Üniversite çağına gelmiş olan gençlerimiz hala kütüphanelerde nasıl davranmaları gerektiklerini bilmemekte, kitap ödünç almak istediklerinde “Bu kitapları kiralamak ücretsiz mi?” gibi sorular sorabilmektedir. Sessiz olunması gerektiği, masaların kullanımı konusunda çevreye saygılı davranılması gerektiği gibi konular zaten tüm meslektaşlarımızın ortak sorunları arasında yer almaktadır.

Çocuklarımıza bu kültürün kazandırılması ve onların hem okumaya hem de kütüphane kullanımına teşvik edilmesi meslek elemanları olarak en başta bizlerin görevleri arasında yer almaktadır. Bu konuyla ilgili daha yoğun ve etkili çalıştaylar, paneller düzenlenmelidir. Gerekirse, okul kütüphanecileri ve üniversite kütüphanecileri iş birliği yaparak farklı grupların ihtiyaçlarını tespit ederek buna göre eğitimler planlamalıdır. Öğrencilerimiz üniversiteye başladıklarında kütüphaneleri nasıl kullanacaklarını değil, bilimsel bilgiyi nasıl işlemeleri gerektiğini öğrenerek yollarına bir adım önde başlamalıdır.

Anaokulunda başlaması gereken kütüphane kullanımı eğitimi konusunda, Milli Eğitim Bakanlığı gerekirse pilot proje bölgeleri seçerek bu bölgelerde eğitime başlamalıdır. Verilen eğitimleri düzenli aralıklar ile anketler aracılığıyla profesyoneller ile birlikte yorumlamalı ve sonuçlarını analiz etmelidir. Bu sonuçlar doğrultusunda eğitim şeklini en verimli şekilde düzenlemeli ve ülke geneline yaymalıdır. Bu noktada kuşkusuz ki Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı çalışan tüm okullara “okul kütüphanecisi” atamalarının yapılması problemin en baştan çözülmesi için atılmış çok büyük bir adım olacaktır. Fakat biz mesleğini seven meslek elemanları olarak, bu atamalara veya kurumların atılımlarına bağlı kalmadan elimizden gelenleri yapmalıyız. Birlik olarak, iş birlikleri kurarak gelecek nesiller için çok yararlı çalışmalar yapabiliriz.

Bu meslek bizim mesleğimiz ve yetiştirmemiz gereken onlarca neslimiz var. Bizim mesleğimizi kimse bizden daha fazla sevemez, tanıyamaz ve yüceltemez. O yüzden biz elimizden geleni yapmak zorundayız. Gelen destekleri ise, işlerimizi kolaylaştırmak ve hızlandırmak için kullanmayı düşünmeliyiz, harekete geçmek için değil!


Sevgi ve Saygılarımla.






[1] https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/giris.jsp sitesinde 11.04.2017 tarihinde yapılan tarama sonuçları. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Akademik Üretim Galaksisi: Ya Akademik Kütüphaneler Birer Kara Delikse?

Kara delikler her zaman bilim insanları için büyük bir merak konusu olmuştur. Karadelik kavramının ortaya çıkışı, 18. yüzyılın ...